Cumhurbaşkanı Ersin Tatar gündeme İlişkin açıklamalar yaptı.

Tatar açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Popülizmle Oy Avcılığı Yapıyor”

Halkımızın mağduriyetleri ve temel insan haklarının kısıtlanması üzerinden manipülasyonla seçim kazanacağını sananlar hayal kırıklığına uğrayacaklardır.

Karma evliliklerden doğan evlatlarımızın haklarını almayı sanki Türk tarafı engelliyormuş, bu hakların alınması için mücadele edilmiyormuş izlenimi yaratmaya dönük sayın Erhürman’ın popülizmi her açıdan aldatıcı ve ibretliktir. Popülizmle oy avcılığı yapıyor.

Her zaman söylediğim gibi Halkımızın kandırılmaya çalışılmasına, koltuk uğruna, popülizm yapma adına, çocukları dahi alet ederek mağdur insanlarımızın duygularının sömürülmesine izin vermeyeceğim.

“Talat’ın Yanında Değil miydi?”

Kendisine tarihi gerçekleri hatırlatmak isterim.

Rum tarafının özellikle Annan Planına hayır demesinin ardından 1 Mayıs 2004 yılında AB’ye girmeleriyle birlikte ırkçı ve ayrımcı yaklaşımları daha da belirginleşmiştir. CTP adayının kendisi de o dönemde 2. Cumhurbaşkanı sayın Talat’ın ekibinin içinde yer almıştır. Sormak gerekir acaba o tarihte kendisi bu konuda ne yapmıştır, bağlı olduğu siyasetçi ne yapmıştır?

Cevabı ben vereyim. Tüketilmiş federasyoncu çözümsüzlük zemininde sürekli olarak görüşen iki yoldaş lider, sayın Talat ve AKEL’den seçilen Rum lider Hristofiyas arasında bu durum konu dahi edilmemiştir.

AB’nin ilgili diğer ülkelerle birlikte referandumda “Rum hayır derse Halkımıza uygulanan izolasyonlar kalkacak” vaatlerinin dahi peşinden gidilmemiş Halkımıza vaat edilenler adeta yok sayılarak sanki hiçbir şey olmamış gibi statükoyu besleyen zeminde, dostlar müzakerede görsün anlayışıyla, sonuçsuz bir süreç daha yaşanmıştır.

Halkımızın karşılaştığı bütün insanlık dışı uygulama ve ayrımcılıkların sona ermesi, ambargo ve izolasyonların kaldırılması sürekli olarak hayali bir çözümün sonrasına ertelenmiştir. CTP’nin adayı bugün de aynı çizgidedir. Sanki Rum tarafı bu hakları ona cebinden çıkarıp verecekmiş gibi yapamayacağı bir şeyi söylemekten de kaçınmamaktadır.

“Halkımızın Hakkını Her Yerde Savunmaya Devam Edeceğim”

Cumhurbaşkanı seçilir seçilmez AB’nin, en azından üzerine kurulu olduğu değerlerine uyulması gerektiğini kendi üyelerine de hatırlatması zorunluluğunu her platformda dile getirdim. Bunun AB Komiserleri nezdinde yaptığım görüşmelerde altını çizdim. Vatandaşlarımızın bireysel haklarına erişimine engel olunmamasını, ayrımcılığa izin verilmemesini en net şekilde söyledim. Avrupa Birliğinin de hassas olması gereken konularda Rum tarafının yürürlükte olan ırkçı ve ayırımcı mevzuatının vahametini Cumhurbaşkanı olur olmaz 2021 yılında görüştüğüm AB Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borell’e aktardım.

Devamında 2022 yılında yine özellikle karma evliliklerden doğan çocuklarımızın bireysel haklarının engellendiğini, aile birliğini bozmaya kadar giden bu uygulamaların derhal insan haklarıyla uyumlaştırılması gerektiğini Avrupa Komisyonu Uyum ve Reformlardan Sorumlu Komiseri Elisa Ferreira’ya da vurguladım. Yaşatılan mağduriyetin ırkçılık dışında bir açıklaması olamayacağını, ebeveynlerden birinin Türkiye Cumhuriyeti kökenli vatandaşımız olmasından, evliliğin nerede yapıldığına varacak kadar baskıcı, keyfi ve dışlayıcı bu sözde mevzuatın değişmesini istediğimizi söyledim.

Ayrıca insan haklarına aykırı bu uygulamaları Sayın Guterres’le her yıl Eylül ayında yaptığımız ikili görüşmelerde ve ilave toplantılarımızda da gündeme getirdim. Bu süre zarfında görüştüğüm yabancı Büyükelçiler ve AB yetkililerine de ifade ettim. Rum liderle ara bölgedeki görüşmelerimizde kendisine bunun insan hakkı ihlali anlamına geldiğini buna bir son verilmesi gerektiğini söyledim.

“Yunan Dışişleri Bakanı Cevap Veremedi”

Ve nihayet, benim dönemimde BM Genel Sekreteri’nin davetiyle ve Sayın Guterres’in bizzat ev sahipliği yaptığı 16-17 Temmuz 2025 tarihinde düzenlenen üçüncü zirvede de tüm katılımcılar önünde konuyu gündeme taşıdım.

Rum lidere, bunun bir insan hakları ihlali olduğunu söyleyince aldığım cevap, AB’nin buna izin vermediği olmuştu. Görüşmede yer alan Yunan Dışişleri Bakanı Gerapetrides’e dönerek, “Sen hukukçusun. Rum lider AB’yi gerekçe gösteriyor. Vatandaşlarımızın insan haklarına erişimine AB nasıl ve neden karşı çıkıyor” diye sorduğumda Yunan Bakan bir cevap verememişti.

Bu gerçekler ortadayken, bu konuda şahsımı suçlamaya kalkmak ve dahası gerçeklikten uzak söylemlerle kılıf uydurmaya çalışmak doğru mudur? İnsanlarımızın mağduriyeti üzerinden doğruları yansıtmayan bir söylemle oy avcılığına çıkmak, kendisine de yakışmamaktadır.

“Dün Ne Dediysem Bugün de Aynısını Söylüyorum”

Ersin Tatar olarak, dün ne dediysem bugün de aynısını söylüyorum. Çünkü yalnızca inandıklarımı söylüyorum. Dün hayır dediğime bugün sırf üç oy fazla alayım diye evet demiyorum. İnsanlarımızın özden gelen haklarını kazanması için siyasi yaşamım boyunca mücadele ettim. Cumhurbaşkanlığı dönemime başlar başlamaz hak olarak müktesep haklarımızın altını sürekli çizdim. İzolasyonun sessiz bir insanlık suçu olduğunu, Halkımızın temel insan haklarına erişiminin de Kıbrıs sorununun çözümüne bağlanmaması gerektiğini söyledim.

Özerdağ, Türkiye Yargıtay Başkanlığı’nın Adli Yıl Açılış Törenine katıldı
Özerdağ, Türkiye Yargıtay Başkanlığı’nın Adli Yıl Açılış Törenine katıldı
İçeriği Görüntüle

Bizim Halkımız, ne suç işlemiştir ki, izolasyon zulmüyle cezalandırılmaya devam ediliyor. Bunu her platformda dile getirdim ve bu ay gideceğim New York’ta hem Sayın Genel Sekreter’in gündemine getireceğim hem de eğer görüşmeden kaçmazsa Rum liderin yüzüne de yeniden söyleyeceğim.