Uluslararası turnuvalarda yarışarak Dünya Satranç Federasyonu’nun unvanlı sporcuları listesine girmeye hak kazanan profesyonel satranç sporcusu ve antrenörü FM Yamaç Samani, adaletsizlik ve keyfi uygulamalar nedeniyle 2025 KKTC Satranç Şampiyonası’ndan çekildi. Satranç camiası bu kararı ve yaşananları tartışıyor!
2025 KKTC Satranç Şampiyonası’nda beklenmedik bir gelişme yaşandı. Uluslararası ünvanlı sporcu FM Yamaç Samani, sosyal medya hesabından turnuvadan çekildiğini açıkladı.
Samani, maç saatine kısa bir gecikmeyle yetişmesine rağmen başhakem tarafından hükmen mağlup sayıldığını ve federasyonun bu karara müdahale etmediğini belirtti. “Adalet sadece tahtada değil, organizasyonlarda da olmalı” diyen Samani, yaşananların satranç camiası için düşündürücü olduğunu vurguladı.
Samani’nin paylaşımı şöyle;
2025 KKTC Satranç Şampiyonası’ndan Çekilme Kararım Hakkında Kamuoyu Açıklamam
Üzülerek belirtmek isterim ki, 2025 KKTC Satranç Şampiyonası’ndan çekilme kararı almış bulunuyorum. Bu kararın gerekçesini, satranç camiamız ve kamuoyuyla şeffaf bir şekilde paylaşma sorumluluğu hissediyorum.
Dördüncü turun oynanacağı gün, turun başlamasından yaklaşık 5 dakika sonra, Başhakem Tolga Öztürk tarafından arandım ve turun başladığı bildirildi. Ancak bu aramanın, başhakemin kendi inisiyatifiyle değil, rakibim Hüseyin Can Ağdelen’in talebi üzerine yapıldığını özellikle belirtmek isterim. Tolga Öztürk bu çağrıyı, kendi sorumluluğunda değil, tamamen rakibimin yönlendirmesiyle gerçekleştirmiştir.
Kendisine herhangi bir mazeret sunmaksızın, o gün turun oynanacağının gözümden kaçtığını belirttim ve hemen turnuva salonuna doğru yola çıktım. Şanslıydım ki arabamdaydım ve salona oldukça yakın bir konumdaydım.
Salonun yakınlarına ulaştığımda, Başhakemi tekrar arayarak yalnızca 1–2 dakika içinde salonda olabileceğimi, rakibimin de kabul etmesi hâlinde maça bu kısa gecikmeyle başlamak istediğimi belirttim. Burada hatırlatmak isterim ki, KKTC satranç kültüründe yıllardır yerleşmiş bir teamül gereği, maç saatine yetişemeyen oyuncu olduğunda, oyuncuların karşılıklı rızası ve en önemlisi hakemlerin takdir hakları hep maçların oynanmasına izin vermiştir. Hatta kimi zaman maçların farklı bir tarihte oynandığına dair sayısız örnek bulunmaktadır.
Ancak bu kez, yalnızca 1–2 dakikalık bir gecikme söz konusu olmasına ve rakibimin oynamaya istekli olduğunun Başhakeme bildirilmesine rağmen, Tolga Öztürk hiçbir esneklik göstermemiş; “15.45’te burada olmayacaksan, maça gelmene gerek yok” şeklinde net bir ifadeyle maça çıkmamı engellemiş ve beni hükmen mağlup saymıştır. Bu karar, geçmişteki örneklerle çelişmekte ve ne yazık ki kişisel bir tutum izlenimi vermektedir.
Olayın ilk şokunu atlattıktan sonra, durumu açıklayan resmi bir dilekçe ile Federasyon Yönetim Kurulu’na başvurarak, hem rakibimin hem de Yönetim Kurulu’nun onayıyla maçın tekrar oynanmasını talep ettim. Ancak bu dilekçeme herhangi bir yanıt alamadım. Gayri resmi kaynaklardan edindiğim bilgiye göre, Yönetim Kurulu üyeleri genel anlamda beni haklı bulmakla birlikte, nihai kararın yalnızca Başhakeme ait olduğunu ve onunla iletişime geçmem gerektiğini tarafıma ilettiler.
Federasyon’un en yetkili organı olan Yönetim Kurulu’nun, açıkça çelişkili bir duruma müdahale etmek yerine, tüm sorumluluğu Başhakeme devretmesi, kurumsal ciddiyet ve adalet anlayışı açısından büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Başhakem kararları objektiflikten uzaklaştığında, bu kararı yeniden değerlendirecek bir üst merci yoksa, Yönetim Kurulu’nun varlık amacı da sorgulanır hâle gelmektedir.
Tüm iyi niyetimle ve sabırla, son kez Tolga Öztürk’ü arayarak, olumlu veya olumsuz bir karar vermesini, bu karara göre turnuvaya devam edip etmeyeceğimi belirleyeceğimi söyledim. Ancak kendisi, “bana baskı yapamazsınız” diyerek, süreci hafta sonuna kadar erteleyeceğini, diğer oyuncularla konuştuktan sonra kararını vereceğini iletti.
Kendisine, kararın aciliyetini ve belirsizlik içinde bırakılmanın hakkaniyete aykırı olduğunu ifade etmeme rağmen, bu talebim alaycı bir üslupla karşılandı. Turnuvadan çekilmemin onun kararına bağlı olmadığını, istersem çekilebileceğimi, kendisinin ise kararını hafta sonu açıklayacağını tekrar etti.
Üstelik konuşmamız sırasında, “Turnuvaya devam etsen ve ikinci olsan ne olacak?” gibi küçümseyici ve son derece yersiz bir ifade kullandı. Bu tavır, yalnızca sürece değil, şahsıma da karşı bir saygısızlık niteliğindeydi.
Kendisine açıkça, turnuvadan çekilme sebebimin puan kaybı olmadığını, yaşadığım adaletsizlik, kötü niyetli yaklaşım ve keyfi uygulamalar olduğunu ifade ettim. Ancak ne yazık ki, başhakemin üslubu ve tutumu bu noktada da değişmedi.
KKTC satrancına 20 yılı aşkın süredir emek vermiş, ülkenin uluslararası ünvanlı iki satranç sporcusundan biri olarak, bugüne dek benzer durumlarda rakibin onayıyla maçların oynanmasına izin verildiğine defalarca tanıklık ettim. Ancak bu kez, 2025 KKTC Şampiyonası’nın en kritik karşılaşması — iki ünvanlı sporcunun karşı karşıya geleceği ve şampiyonluğu büyük ölçüde belirleyecek bir maç öncesinde bana karşı sergilenen keyfi, umursamaz ve aşağılayıcı tutum, yalnızca Başhakem Tolga Öztürk’ün değil, aynı zamanda gerekli iradeyi ve adalet duygusunu gösteremeyen Federasyon’un da sorumluluğudur.
Yaşadığım bu sürecin, sadece şahsım adına değil, tüm sporcular adına düşündürücü ve üzücü olduğunu belirtmek isterim. Satrançta adalet, sadece tahtada değil, organizasyonel süreçlerde de var olmalıdır. Aksi takdirde, emek veren sporcuların güveni zedelenir.
KKTC satrancına yıllar boyunca verdiğim emek ve elde ettiğim başarılarla, satrancın Kuzey Kıbrıs’ta da varlığını ulusal ve uluslararası düzeyde gösteren bir satranç ustası olarak; maruz kaldığım bu muamele, derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır.
Tüm bu yaşananların ardından, üzülerek belirtmek isterim ki, bireysel bir sporcu olarak mevcut KKSF yönetiminin düzenleyeceği ve Başhakem Tolga Öztürk’ün görev alacağı hiçbir turnuvaya katılmama kararı almış bulunuyorum.